İçindekiler
EMRE BOL – MOURINHO’NUN OYUNUNA DAİR
Maça her iki takım da büyük bir istekle başladı. İlk yarıda, oyuncuların yaptığı pas hataları oldukça fazlaydı; bu anlamda belki de bir rekor kırmış olabilirler! Son zamanlarda futbol dünyasında klasik 10 numarayla oynayan takımların kalmadığı yönünde bir görüş hakim. Belki bu sistem global ölçekte geçerliliğini kaybetmiş olabilir, ancak bizim ligimizde hala etkisini sürdürüyor. Örneğin Galatasaray, Mertens ile son iki sezonda şampiyonluk yaşadı.
Mourinho, Szymanski’ye sürekli adam kovalatarak onun daha etkili olabileceği pozisyonları göz ardı ediyor. Burada haklı olduğu bir nokta var. Tadiç ve Dzeko’nun adam kovalama ihtiyacı hissetmemesi, Szymanski’nin daha çok koşmasına sebep oluyor. 21 günlük arada Mourinho’nun bu durumu gözden geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Yeni transfer Kostić’i ilk kez ilk 11’de izledik ve gerçekten takım içinde iyi bir uyum sağladı. Her maça Kostić ile başlayıp, skoru bulduktan sonra Maximen’i oyuna almak daha mantıklı olabilir.
Fred’in ise çok fazla top kaybı yaptığını belirtmek gerek. Geçen sezonun çok uzağında bir performans sergiliyor. Sarı kartı yüzünden oyundan alındığında, Amrabat orta sahada yalnız kalmak zorunda kaldı. Bu durum, zaten fiziksel olarak iyi durumda bulunan Samsun ekibinin orta saha üstünlüğünü ele geçirmesine neden oldu. Mourinho’nun hala bizim ligimizin gerçeklerini tam olarak kavrayamadığını düşünüyorum.
Böyle her iyi takıma puan dağıtmaya devam ederse, erken bir şekilde havlu atmak zorunda kalabilir. Hala ortada akılcı bir oyun yok. Neymiş, Mourinho’nun takımlarının oyunu böyleymiş. Bu takım Fenerbahçe, ona göre bir oyun tarzı geliştirmek zorunda. Samsunspor takımını tebrik ediyorum; eğer her maça bu istekle ve bu mücadeleyle çıkarlarsa, ligin belirleyici ekiplerinden biri olurlar.
GÜRCAN BİLİÇ – RAKİPTEN ÇEKİNMEK
Eski sözlerden biri der ki, “Bile bile lades.” Fenerbahçe, artık rakibin korkması gereken bir takım olmaktan çıktı; skor koruyan ve rakipten çekinen bir yapıya büründü. Bu durumun “doğru oyun” olduğunu söylemek mümkün değil. Geçen sene 3 maçta öne geçip berabere kalarak puan kaybetmişlerdi. Bu sezon ise daha 10. haftaya gelmeden bu sayı, Göztepe ile beraber 2’ye ulaştı.
Ön tarafın topu aldığı anda geliştireceği bir kurgu yok; arka tarafın topu kaptığında ise sadece ileri vurmaktan başka bir çözümü yok. Bu durum, şampiyonluk hesapları yapan bir takım için kabul edilemez. Samsunspor’un oyun planı, pas rotaları ve kenar bindirmeleri her şey çalışılmış ve plan dahilinde. Mourinho’nun takımı ise bu planı engellemek için 11 kişi defans yaptı.
Takım çaresizlik yaşadığında, duruma el koyması gerekenler tecrübeli oyuncular olmalıydı. Dzeko, arkadaşlarını ileri çıkmaları için zorladı ama kimse bu baskıya katılmadı. Bu tavır, Samsun’un cesaretlenmesine ve ikinci yarıda agresif bir oyun oynamasına sebep oldu. Öne geçmesine rağmen Fenerbahçe, hücum aksiyonlarında 3 pası bir araya getiremedi. Beraberlikten daha kötüsü, bu başıboşluk ve her oyuncunun kendi sistemini yönetmeye çalışması. Bunları çözmesi gereken ise, bu ligin büyük takımları için ruhunu anlaması beklenen Mourinho’dur.
Premier Lig’de zor bir deplasmanda beraberlik kötü bir sonuç değil; fakat elindeki kadro da oradaki rakiplerle denk değil. Belki de İtalyan yardımcılarının Serie A’dan gelen “tedbir dozu yüksek” bakış açıları, böyle düşük tempoyu ve sınırlı coşkuyu getiriyor. Sonuç olarak, her maçı ayrı bir final olarak görücek, baskıyı artıracak ve sürekli bir öz güven testine girmek zorunda kalacaklar.
MUSTAFA ÇULCU – HAKEMLİKTEKİ SORUNLAR
Çaresiz MHK, bir önceki müsabakada ciddi hatalar yaparak acemi hakem Muhammet Ali Medoğlu’nu bu maça atadı. Kostić’e gösterdiği kart skandal bir durumdu; pozisyonda faul bile yoktu. Fenerbahçe’nin ilk golünde ofsayt tartışmaları vardı; ancak gol temizdi. Yardımcı hakem bu pozisyona ofsayt kaldırdı ve bu daha büyük bir skandal. Hakem, VAR ile iletişime geçip golü verdi. Samsun’un penaltı beklediği Amrabat’ın pozisyonunda ise oyuncunun kolu kapalıydı; dolayısıyla penaltı kararı doğruydu. Hakemin maçta gösterdiği, göstermediği kartlar ve verdiği fauller oldukça tartışmalıydı. Deneyimsiz bir hakemle futbol böyle oluyor.
Samsunspor, oyuna hızlı bir giriş yaptı ve ön bölgede baskılı bir oyun sergiledi. Fenerbahçe, pozisyona girmeden golü buldu. İlerleyen dakikalarda kontrol Fenerbahçe’nindi. İkinci yarıya Samsun yine aynı hızla girince beraberliği yakaladı. Mourinho, İrfan Can’ı oyuna alarak oyun kontrolünü ele geçirdi fakat istekli ve coşkulu Samsun oyunu bırakmayarak puanı aldı. Beşiktaş, Rafa Silva merkezli oynamaya devam ediyor.
Rakip önlem aldığında, ikinci bir oyuncunun sahne alamaması düşündürücü. Üçüncü bölgede oyun kalitesinin artması gerekiyor. Konyaspor, ikinci yarıda daha etkiliydi ve çok sayıda oyuncu ile ileriye çıktıkları anlarda Beşiktaş kontratakla pozisyonlar buldu. Muçi, içeriye kat ederek rakip savunmanın dengesini bozuyor.
Immobile, Muçi ve Gedson son vuruşlarda başarılı olabilselerdi, fark artabilirdi. Nihayet, haftalar sonra iyi bir hakemlik performansı izledim; kendisini kutluyorum. Ülke hakemliği korku ikliminde tutunmaya çalışırken Kadir Sağlam umut oldu. Öyle ki, 1 nolu yardımcının 20. dakikada erken kaldırdığı hatalı ofsayt bayrağını düzeltecek kadar oyuna hakimdi. Beşiktaş lehine 28. dakikada verdiği penaltıda, çok iyi bir yere zamanında gelerek doğru kararla VAR’a bırakmadan penaltıyı verdi.
Eşleşen oyuncular arasında 3 ayrı zamanda farklı oyuncular arasında topsuz alanlarda basit temaslı didişmeler yaşandı; bence hepsini kartsız yönetici kimliği ile çözebilirdi. Bu performansı, onu 2 hafta sonra oynanacak Trabzonspor-Fenerbahçe maçının favori ismi yaptı.
Futbolda Strateji ve Hakem Performansı Üzerine Değerlendirmeler yazısı ilk önce sondakikahabertv.com üzerinde ortaya çıktı.